Alevilik Nedir
Kitabın Muhtevası
Bu kitabı üç ana bölüme ayırdım
1-Alevilik'in tanımı
2-Şiiliğin ve Alevilik'in doğuşu
3-Şüpheci sorular
1-aleviliğin Tanımı
Kelime manasıyla Alevi Hz. Ali'yi seven demektir
Başlıca iki gruba ayrılır Samimi sevenler siyasi sevenler
Bir Müslüman Hz. Ali'yi iki sebeple sever
a-Yüksek kemalatı ve üstün meziyetleri sebebiyle
b-Ehl-i Beyt silsilesinin mümessili olması hasebiyle
Diğer Manada Sevenleri Genel İtibarla 5’e Ayırabiliriz
1-Dinde mutaassıp ve muhakeme-i akliyede noksan insanların sevgisi
2-Münafık ve Yahudi dönmelerinin kasıtlı sevgisi
3-Emevi’lerin ırkçılığından rahatsız olarak Hz. Hasan ve Hüseyni Efendilerimizin
yanında yer alan taifeler
4-İranlılar
5-İran’daki Mecusi dininin reis ve ruhanilerinin, İran’daki ırkçılar ve eski
saltanat hanedanı mensuplarının kasıtlı sevgileridir
2-Şiiliğin Ve Aleviliğin Doğuşu
Hıristiyanlık’ın zuhuru ile yok oluş tehlikesi geçiren Yahudi’ler önce
Hıristiyanlık’ı yok etmek için büyük gayret sarf etmişler bunu
başaramayacaklarını anlayınca hile ve desise yoluna başvurmuşlardı Şöyle ki
Hristiyanlık’a uydurma hurafeleri ikame ederek çürütmek üzere feylesof bir
Yahudi olan gerçek adı ile Seul, takma adı ile Pavlos’u kullandı Bu zeki ve
kurnaz Yahudi beyi güya Hıristiyanlık’ı kabul etmişti daha sonra bu hususta
kendini ispatlamak amacıyla çok muttaki yaşayarak Hıristiyan’ların hüsn-ü
zannına sebep oluyordu Hatta o kadar ki Hıristiyan’lar ona bir Havari gibi
hürmet etmeye başladılar Hz. İsa ile görüştüğüne dahi herkesi inandırmıştı
Zamanla bu özelliklerini kullanarak Hıristiyanlık’a teslisi sokarak batıl bir
din haline getirmeyi başardı
Lakin Yahudi’lerin İslamiyet karşısındaki tehlike, eskisinden çok daha büyüktü.
Buna da bir çare aradılar. Nihayet Abdullah ibn-i Sebe’yi sahneye sürdüler İbn-i
Sebe hahambaşı ve büyük bir komiteciydi Hz. Osman zamanında Yemen’den Medine’ye
geldi Zahiren Müslüman olmuştu. Pavlos Metoduyla ilk nifak ve ihtilaf
tohumlarını burada atmaya başladı. Bu Yahudi dönmesinin maksadı Pavlos’un
Hıristiyanlık’a yaptığı gibi, İslam akaidin ifsad ederek Müslümanlığı çığırından
çıkarıp Müslümanları birer hurafeci ve hayalperest haline getirmektir
Yahudi’ler son peygamberin kendi milletlerinden geleceğini zannediyorlardı Lakin
son peygamber Kureyş’ten gelince bu hal onların kin ve hasedine mucip oldu Bütün
gayretlerine rağmen Efendimiz (sav ) ve Hz. Ebubekir ve Ömer (ra.) zamanında
Müslümanlar arasında en ufak bir fitne sokmaya muvaffak olamadılar Ama Hz. Osman
devrinin son zamanlarına doğru bu fırsat ellerine geçti İbn-i Sebe bu fırsatları
en iyi şekilde değerlendirmeyi başardı Şimdi bu fitne hareketini kısa kısa
sıralayalım
Fitne hareketi yapabilmek için sırasıyla Basra, Kufe Şam ve Mısır'a gitti Metodu
idarecilere küskün kişileri toplayarak kışkırtmak idi Mısır’da çok başarılı oldu
Bu yerlere komiteci adamlarını yerleştirdi Daha sonra halkı kışkırtmak amacıyla
sürekli idare aleyhinde iftira dolu mektuplar yazarak (bu şehirlere) halkı
hazırlıyordu
Fitne ve fesat haberleri Hz. Osman’a ulaşınca durumun tetkiki için buralara
güvenilir istişare etmek amacıyla Medine’ye çağırdı Ancak kurt gövdenin içinde
girmişti
İbn-i Sebe ilk çekirdeği olan Sebeiyye mezhebini kurdu. Mısır da kurmuş olduğu
bu mezhebine yeterince taraftar buldu. Onları Hz. Osman aleyhine şartlandırdı.
Yeni bir halife adayı tespit ettikten sonra, sıra Hz. Osman’ı katletmeye
gelmişti.
Bu iş için Hz. Ali’yi uygun gördü. Onu bir masal kahramanı gibi göstererek
birtakım aşırı abartılmış hikayelerle adeta putlaştırmaya çalışıyordu.
Etrafındaki insanlar birer Hz. Ali meczubu haline geliyorlar, Hz. Ali’nin
halifelik hakkının gasbedildiğini iddia ediyorlardı.
İbn-i Sebe Basra, Kufe, Mısır gibi merkezlere Hz. Aişe, Ali, Talha ve Zübeyr
imzalı uydurma mektuplar yazarak Hz. Osman’ın Hilafet’den uzaklaştırılması
gerektiğini empoze ediyordu. Bu haberlere kanan gruplar Medine’ye yürüdüler. Hz.
Osman, Hz. Ali’nin de yardımıyla isyancıları mescidde toplayarak yatıştırmayı
başardı. Bu durumdan aratsız olan İbn-i Sebe sahte bir mektupla isyancıları
yeniden kışkırtmayı başardı İsyancılar yeniden ayaklanarak Hz. Osman’ı şehid
ettiler Bu vaka ile İslam’ın fütuhat ve tebliğ devri kapandı bir tevakkuf ve
keşmekeş devri başladı
İbn-i Sebe Haşimi’lerle Emevi’leri karşı karşıya getirmek için Hz. Osman’ı
Emevi, Hz. Ali’yi Haşimi olduğu için Hz. Osman’ı, Hz. Ali’nin öldürttüğünü
gizlice yaydı Haliyle Emevi’leri tahrik etti Öbür taraftan Hz. Ali’nin halife
olması için çaba sarfediyordu ki, bu yalanı daha gerçekçi olsun
Neticede Hz. Ali halife olmak zorunda kaldı Ancak Hz. Aişe Zübeyr ve Talha ile
aralarında isyankarların cezalandırılması hususunda ihtilaf çıkacak ve on bin
Müslümanın hayatına mal olan Cemel Vak’ası zuhur edecekti Yatışmış olan bu
kavganın ateşlenmesinde yine İbn-i Sebe rolünü üstlenmişti
Bundan sonra Muaviye ile çıkan ihtilafta İbn-i Sebe tekrar rolünü üstlenecekti
ve kanla neticelenecekti.
Bu vakalardan sonra İbn-i Sebe, bulanmış olan ortamı bir daha hiç düzelmemesi
amacıyla, tıpkı Hıristiyanlık’da olduğu gibi yersiz uluhiyyet isnadlarıyla
hurafeleştirecek ve böylece İslam dinini de tahrip etmiş olacaktı Kısmen de olsa
bunu başarmış oldu
İbn-i Sebe Hz. Ali'nin ölümünden sonra da faaliyetlerine devam etti Bu
hurafeleri en iyi sokacağı yer İran’dı ve orada hurafelerini başlattı
Alevilik, Anadolu’ya Timur zamanında müthiş bir duygu sömürüsüyle İran’dan
sıçradı
3-Şüpheci Sorular
Bir Müslüman Hz. Ali'yi ve Ehl-i Beyt'i sevmekle ibadet mükellefiyetinden
kurtulabilir mi
Hz. Ali'nin kendisine muhabbet edenlerin namazlarını kıldığı söyleniyor, bunun
bir hakikati var mı
Bazı kimseler Hz. Ali camide şehid edildiği için camiye gitmiyor
Deniliyor ki oruç aslında üç gün olarak farz kılınmıştır
Bazı kimseler Hz. Ali'ye uluhiyyet isnad ediyorlar
Bazı kimseler Hz. Ali'ye peygamber diyorlar
Bazıları Tarafından Kur'an-ı Kerim Hz. Ali’ye gönderildiği halde Cebrail (as. )
onu Muhammed’e (sav ) getirdi diye iddia ediyorlar.
Deniliyor Ki
Kur'an aslında 6666 ayetten daha fazlaydı
Hilafet öncelikle Hz. Ali’nin hakkıydı